Rusya ve İtalya’da bu işin eğitimini alan Duran, yaklaşık üç yıldır Türkiye’de manuel terapi yöntemini uyguladığını söyledi. Migrenin tıp dilinde yüzde 100’lük bir tedavisinin olmadığını aktaran Duran, kendisinin uygulamış olduğu manuel terapi yöntemi ile migren hastalığını kökünden çözdüğünü söyledi. Duran, "Migren çoğunlukla ataklarla gelen bir baş ağrısı şeklidir. Genel anlamda kadınlarda daha sık görülür. Kadınlarda görülme sıklığı yüzde 18,5 iken erkeklerde bu oran yüzde 6,5 civarında görülmektedir. Migrenin tıpta yüzde 100’lük bir tedavisi yoktur. Sadece ilaçlarla ağrı ertelenmektedir. Oysa bizim uygulamış olduğumuz manuel terapi şeklinde hastaların bu hastalıktan yüzde yüz bir tamamen kurtulmalarını sağlıyoruz. Bize göre migren serbikal 1 ve kafatası arasında kalan sıkışmadır. Biz bazı özel tekniklerle bu sıkışmayı gevşetip kişinin bu rahatsızlığını gideriyoruz. Manuel terapi ile ilgili olarak ülkemizde yeterli bilimsel çalışmalar yapılmamıştır bugüne kadar. Biz bu konu üzerinde bilimsel çalışmalar yapmaktayız. Ülkemizde bu konunun ilgi alanı ile ilgili olarak en azından bir yüksek okul bazında üniversitelerde bölümün açılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Duran’ın hastası olan Hidayet Yüce ise yaklaşık yedi buçuk yıldır migren hastası olduğunu dile getirerek, gittiği bütün doktorların kendisine ilaçlar verdiğini ama bunların hiçbirinin hastalığına şifa olmadığını söyledi. Manuel terapi yöntemi ile hastalığından tamamen kurtulduğunu kaydeden Yüce, "Ben yaklaşık yedi buçuk yıldır bu hastalık ile uğraşıyorum. İki günde bir hasta oluyordum. Ben normalde kuyumculuk ile ilgileniyorum. Bu hastalık yüzünden müşterilerle doğru dürüst ilgilenemiyordum. Kusmaya yol açıyordu. Kustuktan sonra iki üç gün boyunca bu defa iç organlarım ağrıyordu. İşte hep böyle hastanelerde, acillerde geçirdim bu yedi buçuk yılı. En son bir arkadaşımın tavsiyesi ile buraya geldim. İlk seansı yaptıktan yaklaşık bir beş gün sonra ikinci seansa geldim ve yaklaşık bir haftadır ben daha migren atağı geçirmedim. Şu an çok iyiyim” diye konuştu.
