Rasmussen, 'Asıl amacımız Türkiye’yi korumak'

Suriye meselesinde NATO olarak saha dışında kalmadıklarını zaten Suriye’de bir rol üstlenmek niyetinde hiçbir zaman olmadıklarını ifade eden Rasmussen esas amaçlarının her daim Türkiye’yi olası saldırılara karşı korumak olduğunu belirtti. Olası bir askeri operasyon esnasında Suriye rejiminin Türkiye’ye de saldırması durumunda NATO’nun 4.maddesini derhal işleteceklerinin ve tüm üyeleri toplayarak verilecek uygun karşılığı görüşeceklerinin de altını çizen Rasmussen bu durumun 5. madde kapsamında sayılıp sayılmayacağı konusunda ise yorum yapmadı. "Siz genel sekreter olarak gönüllülerin askeri operasyonundan yana mısınız?" sorusuna ise Rasmussen uluslararası toplumun Suriye için harekete geçmesi gerektiğini düşündüğü söyledi ancak yine de uzun vadede askeri müdahalenin çözüm olacağına inanmadığını belirtti. Rasmussen açıklamasında ayrıca, “Suriye’de kimyasal silahın kullanıldığı ve bunu rejimin kullanmış olduğu konusunda benim şüphem yok. Müttefiklerimiz ellerindeki istihbarat ve bilgileri bu konuda bizimle de paylaştılar elbette. Bu durum 21. yüzyılda affedilemez ve göz ardı edilemez bir durumdur. NATO’ya göre bu uluslararası barışa karşı bir tehdittir. Üyelerimizle yakın şekilde istişare halindeyiz ve güney sınırlarımızı korumak adına da özellikle Türkiye ile de tam anlamıyla dayanışma içerisindeyiz. Türkiye’yi savunmak adına tüm planlarımız hazırdır. Tüm bunlarla birlikte NATO demokrasilerden oluşan bir organizasyondur ve bu nedenle demokratik ülkelerin kendi içerisindeki demokratik süreçler sağlıklı ve normaldir. Bize ’Neden kimyasal silah olunca farklı? neden hemen harekete geçmiyorsunuz?’ diye sorular gelmesi normal ancak bilinmeli ki mesele göründüğünden çok daha karmaşık ve zordur. Kimyasal silahların olayı konvansiyonel silahlardan farklıdır çünkü bir şey yapılmazsa her an sistematik kitle imha araçlarına çevrilebilirler. Elbette diğer silahlarla insanların ölmesi de korkunç bir trajedidir ancak kimyasal silahların tüm dünyada yasaklanmasının ve kabul edilemez olmazların çok önemli nedenleri mevcuttur. Bu konuda tavırsız ve eylemsiz kalmak dünyanın başka yerlerindeki başka diktatörlere ve rejimlere çok yanlış ve tehlikeli bir sinyal verir" şeklinde konuştu.