İzmir’de zehirlenmenin olduğu sokakta endişe sürüyor İzmir’de zehirlenmenin olduğu sokakta endişe sürüyor
 Eshab-ı kiramın (radıyallahü anhüm) hepsi Peygamber efendimizi çok severdi. Bu sebeple O'nun bildirdiklerine göre,  yaşamaya  gayret ederler; O'nun hatırası olan şeyleri muhafaza ederek mübarek sayarlardı.

Resulullah efendimizi Hudeybiye Gününde Hıraş bin Ümeyye el-Huzai, Veda Haccında da Ma'mer el-Adeviyye bin Ebu Süfyan tıraş ettiler. Başka  zamanlarda  da Peygamber efendimizi tıraş edenler oldu. Eshab-ı kirama da saç ve sakallarını kestirmelerini emir buyurdu. Bu emri yerine getirenler için de: “Ya Rabbi! Saç ve sakalını kestirenlere sen rahmet eyle.” diye dua buyurdu. Tıraş olduğu  zaman  saç ve sakal kıllarının Eshab-ı kirama dağıtılmasına izin verdiler. Tirmizi'nin rivayetine göre, Resulullah efendimiz önce sağ tarafını tıraş ettirdi ve bu sakallarını Ebu Talha'ya verdi. Sol tarafını da tıraş ettirerek diğer Eshab-ı kirama dağıtılmasına izin verdi.

Eshab-ı kiram Peygamberimizden bir nişane ve alamet  taşımakta  büyük gayret ve istek gösterirlerdi. Halid bin Velid radıyallahü anh, Ebu Talha'dan Peygamber efendimizin kesilen saç ve sakallarının bir tutamını aldı. Bu mübarek kılları bir muhafaza içine koyarak başlığı içinde vefatına kadar  taşıdı . Gazalardaki muvaffakiyetinin ve muzafferiyetinin sırrı sorulunca da bu mübarek kıllar olduğunu söylerdi.




Başta Eshab-ı kiram olmak üzere diğer Müslüman devlet adamları, vezirler, kumandanlar ve Müslüman ahali bu geleneği devam ettirdiler. Ellerinde bulunan sakal-ı şeriflere kıymetli ve sanatlı muhafazalar yaptırdılar. Bu muhafazalar içinde saklanan ve hususi mekanlarda muhafaza edilen sakal-ı şerifler Müslümanlar tarafından bereketlenmek maksadıyla ziyaret edildi. Özellikle Horasan, Anadolu, Mısır ve Cezayir'de yaşayan Müslüman ahali sakal-ı şeriflere özel itina gösterdiler. Bu ülkelerde köy mescitlerinde hatta bazı zengin konaklarında sakal-ı şerif bulunduruldu. 

Sakal-ı şeriflerin muhafazası daha ziyade iki ucu balmumu ile kapatılmış silindir şeklindeki şişelerde olmaktadır. Bunların kenarları altın çerçeveli, zebercet, zümrüt, elmas taşlı sanatlı olanları da vardır. Bu muhafazalar kırk kat bohça içinde bir kutuya konur. Bu kutular yine kırk kat bohçaya sarılarak özel olarak yapılmış olan sandukada saklanır. Sanduka üzerine yeşil bir örtü örtülerek bulunduğu binanın en saygıdeğer köşesinde, camilerde minberlerin son basamağından sonraki sahanlıkta yüksekçe bir rahle üzerinde muhafaza edilir.



Editör: TE Bilişim