Ergenekon davası kapsamında Ocak 2012 yılında tutuklanana Başbuğ, hakim karşısına çıktığı ilk duruşmada kısa bir konuşma yaparak savunma yapmayacağını ifade etmişti. Duruşma savcılarının mütalaalarını sunmalarının ardından Başbuğ, yeniden sanık kürsüsüne çıktı. Sanık kürsüne çıkan Başbuğ, "Ülkemizde yaşanan ve yaşanmakta olan bu olayları, ileride sebep sonuç ilişkilerine dayanarak yazacak tarihçilere yardımcı olmak üzere ilk önce bugün burada bazı düşünce ve değerlendirmelerimi, tarihe not düşmek üzere ifade etmeyi bir görev olarak kabul ediyorum" diyerek savunmasını yapmaya başladı.
Savunmasında Türk ordusunun tanımını yapan Başbuğ, ordunun milletin güven ve sevgisi üzerine Atatürk ve silah arkadaşlarınca kurulduğunu belirterek, "Bu ordu, ülkenin riskler ve tehditlerle dolu jeopolitiğinde, İstiklal Savaşı’ndan bugüne kadar geçen sürede canı ve kanı pahasına hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak, senin güvenliğini sağlamıştır” dedi.
Türk ordusunda ehliyet ve liyakatin esas olduğunu belirten Başbuğ, "Irk, din ve mezhep gibi farklılıklar asla gözetilmez. Bu ordunun bütün personeli her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışındadır” dedi.
Türk ordusunun kendisine verilen görevlere her an başarı ile yerine getirmek üzere hazır olmak zorunda olduğunu da ifade eden Başbuğ, "Kendisini güçlü ve özgün kılan, milli ordu niteliğine ve kendi içindeki bütünlüğüne olabilecek her türlü olumsuz etkilere karşı dikkatli bulunmak ve gerekli görülen tedbirleri de zamanında almak mecburiyetindedir" şeklinde konuştu.
Bu sorumluluk ve görevin de TSK komutanı olan genelkurmay başkanına verildiğini dile getiren Başbuğ, "Türk ordusunun ‘milli ordu’ oluşandan rahatsızlık duyanlar dün vardı, bugün de varlar. Yarın da olacaklardır" diye konuştu.
“Böyle bir dava nedeniyle karşınıza çıkarılmış olmak benim için cezanın en büyüğüdür” diyen Başbuğ, “Şerefimiz ve onurumuz, yaşadığımız adaletsizlik karşısında en büyük gücümüz en büyük silahımızdır” dedi.
Çeşitli davalar kapsamında 457 muvazzaf ve emekli askerin tutuklu olduğuna dikkat çeken Başbuğ, “Mütalaaya hiçbir itibarım yoktur. Her zaman doğruların yanında olduğum ve hareket ettiğim için vicdanım rahattır. Gerçekleri bugün olmasa da tarih haykıracaktır. Tarih sussa, hakikat susmayacaktır. Eğer, İnternet Andıcı adlı sanal davanın asıl amacı Genelkurmay Başkanına yani bana ulaşmak ise, silah arkadaşlarımı bırakınız gitsinler. Ne yapacaksanız bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım” şeklinde konuştu.
Başbuğ, savunmasını tamamlayınca salondaki izleyiciler Başbuğ’u alkışladı ve ardından hep birlikte Gençlik Marşı’nı okudu. Mahkeme, duruşma salonunda alkış tutup marş okuyan izleyicileri uyardı.
Editör: TE Bilişim