Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatları doğrusunda 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatını inceleyen Devlet Denetleme Kurulu raporunu açıkladı. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayımlanan raporda, Turgut Özal’ın ölüm nedeninin belirlenmesi konusunda gerek doktorlar ve aile üyeleri tarafından gerekse yargı organları ve diğer devlet ricali tarafından otopsi yapılması konusunda gerekli ihtimam ve tavır gösterilmediği belirtildi. Kamuoyunda yaygın bir şekilde merhum Özal’ın ölümünün doğal bir ölüm olarak gülmemesi ve öldürülmüş olabileceğine ilişkin ölümün hemen akabinden itibaren geniş bir yelpazede bir takım iddiaların ortaya çıkmasının temel sebeplerinden birisinde bu olduğu belirtilen raporda şunlar kaydedildi:
“Merhum Turgut Özal’ın ölümünün üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen bu süre içerisinde ölümü ile ilgili olarak ortaya atılan çeşitli iddialar hakkında bugüne kadar herhangi bir idari araştırma ve inceleme ile kapsamlı bir adli soruşturma yapılmamış olması da aynı akıl tutulmasının uzun yıllar boyunca devam ettiğine işaret etmektedir. Söz konusu akıl tutulması esas itibariyle gerek görev başında ölen gerekse görevini yapmaya engel teşkil edecek nitelikte ağır hastalığa yakalanan devlet adamları hakkında izlenecek hukuki süreç ve yöntemlerin yazılı hukuk kuralları olarak Anayasa ve diğer mevzuatta tanımlanmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu konu tamamıyla geleneğe bırakılmış olup devlet hayatımızda zaman zaman yaşanan inkıtalar nedeniyle bu konudaki gelenekler de tam olarak gelişmiş değildir. Nitekim gerek merhum Turgut Özal’ın ölümü gerekse merhum Başbakan Bülent Ecevit’in hastalık süreci ile ilgili ortaya atılan iddialar ve yaşanan bu konudaki eksikliği tümüyle teyit eder mahiyettedir.”
Dönemin Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde Cumhurbaşkanlarına sunulan sağlık hizmetlerinin kapasitesi ve kalitesi ile ilgili ciddi sorunların varlığı olduğu belirtilen raporda, merhum Özal’ın geçmiş sağlık bilgileri ve yoğun program trafiği bilinmesine rağmen derhal müdahaleye uygun ve yeterli sağlık personeli, ekipmanı ve donanımlı bir ambulansın bulundurulmamış olmasının kabul ve izah edilebilir bir yönetim anlayışı ve uygulaması olmadığı belirtildi.
Merhum Özal’ın rahatsızlandığı anda, kendisine ne gerekli vasıfta ilk müdahalenin yapılmadığı ve ne de uygun bir şekilde ve tam zamanında hastaneye götürülmediği kaydedilen raporda, “Söz konusu dönem de Cumhurbaşkanının acil bir rahatsızlığı geçirmesi anında izlenecek yöntem ve süreçlerin (ilk müdahaleyi yapacak sağlık personeli ile araç ve gericin hazır tutulması, takip edilecek yol güzergahı ve gidilecek sağlık kuruluşu, yol emniyeti ile ilgili tedbirler, son zamanlarında yediği ve içtiği şeylerin listesi ve numunesi, kullandığı ilaçların listesi, hasta öyküsüne ilişkin bilgiler) tanımlanmamış olması nedeniyle, adeta herhangi bir mahallede aynı şekilde vefat eden bir insan için hane halkı ve komşular tarafından yapılan iş ve işlemlerin ötesinde herhangi bir uygulama yapılamamıştır.
Bu itibarla, gerek rahatsızlanma anı ve şekli ile ilgili belirsizlikler ve çelişkiler gerekse ölüm nedeninin tespitine yönelik olarak gerekli otopsi ve diğer işlemlerin yapılmamış olması ve alınan kan örnekleri ile ilgili yapılan tahlillerin akıbetinin belirsizliği gibi hususlar merhum Turgut Özal’ın ölüm nedeninin bugün itibariyle de bilinmezliğini koruduğu göstermektedir. Kurulumuz tarafından oluşturulan Tıbbi Uzmanlar Heyetinin de ulaşmış olduğu nihai bilimsel sonuç da özet itibariyle bu istikamettedir. Tıbbi Uzmanlar Heyetince ulaşılan sonuca; Türkiye’deki hastane ve laboratuarlar ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hastanelerden toplanabilen ve sondan oluşturulan sağlık dosyası ile ulaşılmış olması ve yıllar geçtikten sonra yapılan bir çalışma olması nedeniyle belirli bir ihtiyat payı ile yaklaşılması gerekmektedir. Ancak, ifade edilen ölüm nedenin otopsi yapılmadan tahmini olarak belirlenmiş olması karşısında; sözkonusu bilimsel incelemenin yeni bazı değerlendirme ve bulgular içerdiği de açıktır” denildi.