Türk Ocağı'nın Türkiye'nin Türk milliyetçiliği ülküsünü savunan en köklü sivil toplum kuruluşu ve bir mektep olduğunu savunan Barutçu, ocağın sadece fikir kültür alanıyla ilgilenmediğini, aynı zamanda Çanakkale ve Sakarya cephelerinde şehitler vermiş bir yiğitler ocağı olduğunu söyledi. Türk Ocağının 25 Mart 1912 de kurulduğuna dikkat çeken Barutçu, "Türk ocaklarının dayandığı millet anlayışı ırkçılığı reddeder. Türk Ocakları'na göre millet kan veya ırk birliği değil, kültür ve mensubiyet birliği
demektir. Türküm diyen herkes Türk'tür" şeklinde konuştu.
Türkiye'de yaşayan etnik gruplarla ilgili de konuşan Barutçu, 36 etnik grup ifadesinin zaman zaman gündeme gelmesinin zararlı olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Bu topraklarda 36 etnik grup değil 'Türk Milleti' yaşamaktadır. Biz Anadolu'da yaşayan bütün Kürt kardeşlerimizi, kendini farklı hisseden tüm vatandaşlarımızı, bin yıllık kardeşliğimizi birlikte yaşamaya ve yaşatmaya davet ediyoruz."
Dil konusuna da değinen Barutçu, herkesin mahalli dilini öğrenme ve konuşma hakkı olduğunu ama Türkçe'nin dışında başka resmi dil anlayışlarının da Türkiye'yi bölmeye çalışan dış güçlerin bir oyunu olduğunu ifade etti. Türkiye'de Türkçe'den başka bir dilin eğitime anadil olarak kabulünün hem iç hukuk açısından hem de uluslar arası hukuk açısından mümkün olmadığını kaydeden Barutçu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz, Türk Ocakları olarak 74 milyon Türk'ü en ileri seviyedeki demokratik haklara ve hukuk
devletinin imkanlarına kavuşturacak kanuni düzenlemelere ve anayasa değişikliklerine itiraz etmeyiz. Ama devlet eliyle ayrışmalara, bölünmelere yol açacak düzenlemeleri de kabul edemeyiz."
Editör: TE Bilişim