3 polisi yaralayan zanlı kendini böyle savundu! 3 polisi yaralayan zanlı kendini böyle savundu!
 Ülkemizde iş kazalarının yaşanmaması için tedbirin şart olduğunu dile getiren Umut Barış Ballıkaya, şöyle konuştu: "Gerekli tedbirlerin alınmaması ve denetlemelerin yeterli düzeyde yapılmaması nedeniyle meydana gelen iş kazalarında her yıl binlerce vatandaşımız hayatını kaybediyor. Ülkemiz iş kazalarında Avrupa'da birinci dünyada üçüncü sırada yer almaktadır. Acilen iş sağlığı ve güvenliği politikaları kapsamlı bir biçimde gözden geçirilmedir." 
Türkiye’de 2007’de bin 43, 2008’de 865, 2009’da bin 171, 2010’da bin 444, 2011’de bin 563 vatandaşın iş kazasında hayatını kaybettiğini belirten Ballıkaya, şunları söyledi: "Bu rakamlara bakıldığında gelişmiş ülkelerde ölümlü iş kazaları oranı 100 binde 10 iken, Türkiye’de bu sayı 100 binde 30’dur. Bu rakam ülkede çalışan nüfusa oranla oldukça yüksektir. Karşımıza çıkan verileri dikkate aldığımızda, Türkiye'de hemen her gün yaşanan ve can kayıplarına neden olan bu iş kazalarının denetim eksikliği ile yasal düzenlemelerdeki yanlışlıklardan kaynaklandığı ortadadır."
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun bu soruna çare olamayacağını savunan Ballıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yeni yasanın iş kazaları, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarını önleyici bir yönü bulunmamaktadır. Bu yasa ile geçmişteki İş Yasasının birçok hükmü yürürlükten kaldırılmıştır. Bunlar arasında Ağır ve Tehlikeli İşler kavramı ve işyerlerine işletme belgesi alınması zorunluluğu da bulunmaktadır. Ağır ve tehlikeli iş kavramının ortadan kaldırılması, çocukların, gençlerin, kadınların, korumasız olarak çalıştırılması anlamına gelecektir. İşletme belgesinin kaldırılması da, işyerlerinin daha az denetimi anlamına gelecektir. Daha az denetlemenin sonucu daha fazla kaza olacaktır. Yeni yasa, Bakanlığı ve işverenleri sorumluluktan kurtarmakta, iş kazalarının sadece iş güvenliği uzmanları ile önleneceği gibi bir yaklaşım sergilemektedir. Bu doğru değil, işverenler önlem almadıkça, işverenlerin önlem alıp almadığı denetlenmedikçe kaza önlenemeyecektir. Bu nedenlerden dolayı yürürlüğe giren yasa yeniden gözden geçirilmeli ve yerine bütün tarafların katılımı ile demokratik, iş güvencesi ve iş güvenliğinin birbirini tamamladığı, tüm çalışanlar için insana yakışır norm ve standartta yeni bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hazırlanması, mevzuatın da uluslararası normlar dikkate alarak yenilenmesi gerekmektedir."

İŞ KAZALARININ ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN
Ülkemizde yaşanan iş kazalarının başlıca nedeninin işyerlerinde alınmayan önlemler olduğunu vurgulayan Ballıkaya, şunları söyledi: "Maalesef ülkemizde meydana gelen ve ölümcül sonuçlar doğuran iş kazalarının sebebini irdelediğimizde altından işyerlerinde alınmayan önlemlerin çıktığını görüyoruz. Yani gerekli önlem alınırsa ve de kontrollere dair mevzuat mekanizması daha iyi çalışırsa can kayıplarına sebebiyet verecek iş kazaları da olmaz."
Dünyada çok sayıda ülkenin yasal düzenlemelerle ve denetimleri artırmasıyla iş kazalarını azalttığını ve ölümcül kazaların önüne geçtiğini ifade eden Ballıkaya, açıklamalarına şöyle devam etti: “Başta ölümcül sonuçlar veren iş kazalarını önlemek ve iş sağlığı ve güvenliği risklerini ortadan kaldırmak için önceden tedbir alarak tüm süreçlerin iyileştirilmesi gerekmektedir."
İş kazalarının kanayan bir yara olduğunu belirten Ballıkaya, sözlerini şöyle tamamladı: "Ülkemizde gerçek anlamda iş güvenliğinin sağlanabilmesi için her şeyden önce iş güvenliği kültürünün yaygınlaştırılarak farkındalık oluşması gerekir. Anayasada, yasalarda ve tüm iş güvenliği mevzuatında getirilen hukuki güvence mekanizmaları, ne kadar iyi düzenlenmiş olurlarsa olsun, ilgili tüm çevre ve kişilerde, bu güvenceleri korumak ve işletmek konusunda yeterli bir bilinç oluşturulamamışsa, kağıt üzerindeki temennilerden başka bir anlam taşımaz. İş güvenliği konusunun ilk sahipleri kuşkusuz devlet, işverenler ve sendikalardır. Üniversitelerin, araştırma kurumlarının, kitle haberleşme araçlarının, meslek kuruluşlarının ve bu konuda kurulacak gönüllü derneklerin iş güvenliği faaliyetlerine etkili bir biçimde katılması, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi yolunda büyük katkı sunacağı kesindir. Bu alanda hem ciddi bir eğitim kampanyası yürütülmeli hem yasal mevzuat etkin şekilde uygulanmalı hem de yasal mevzuata uygun olmayan durumlarla karşı karşıya kalındığında caydırıcı bir ceza sistemi yürürlüğe girmelidir.”



İzmir haberleri

Editör: TE Bilişim