İlerleyen yaşla beraber gözümüz başta olmak üzere vücudumuzun birçok noktasında deformasyon meydana gelebiliyor. Yaşlanmayla birlikte meydana gelen rahatsızlıklar, görme kaybı riski oluşturabiliyor. Göz rahatsızlıklarının erken teşhis ve tedavi edilmesi gerektiğini belirten Dünyagöz Ankara’dan Op. Dr. Seda Mütevelli, yaşlılıkta en sık görülen göz hastalıklarını açıklıyor.
Özellikle 40 yaşından sonra daha sık rastlanan görme problemleri, tedavi edilmezse körlüğe kadar gidebiliyor. Sağlıklı ve işlevsel bir hayat sürmede en önemli duyu organının göz olduğunu belirten Op. Dr. Seda Mütevelli, “Yaşlanma sürecinden en fazla etkilenen duyu organımız gözdür. Yaşa bağlı ortaya çıkan göz hastalıkları genelde sinsice başlıyor. Oldukça yavaş ilerleyerek, çok ciddi sonuçlar doğurabilen bu hastalıkların tedavisi, özellikle ileriki aşamalarda mümkün olamayabiliyor. Bu nedenle sıklıkla göz kontrolleri yaptırmak, hastalıkların oluşturacağı tahribatı en aza indirmek noktasında erken teşhis ve tedavi çok önemli.’’ diyor.
Yaşlılıkta bozulan göz sağlığı, farklı hastalıklara yol açabiliyor
Presbiyopi: Yaşa bağlı olarak yakın görüşün bozulması anlamına gelen bu hastalıkta, şekil değiştirebilir özellikte olan ve gözlerimizin içinde yer alan mercek, şekil değiştiremez hale geliyor. Bu nedenle bu hastalığa sahip olanlar, cisimleri 50 cm’den yakına getirdiklerinde görmede zorluk yaşıyorlar. Presbiyopi, tüm dünyada uygulanan göz içi Trifokal mercek operasyonları ve presbylasik lazer ile tedavi edilebiliyor.
Katarakt: Dünyada en sık görülen görme hastalıklarından biri olan katarakt, ciddi görme kayıplarına neden oluyor. Göz merceğinin saydamlığını kaybedip, tam ortasında beyazlığın ortaya çıkmasıyla kendini gösteren bu hastalık, sadece yaşlılarda değil, gençlerde de sıklıkla görülüyor. Kişinin gündelik yaşam kalitesini fazlasıyla olumsuz etkileyen katarakt, genelde buğulu görme, göz kamaşması, çift görme, renklerin matlaşması, ışık hassasiyeti, çok sık göz derecesi değişmesi gibi belirtilerle kendini belli ediyor. Katarakt tedavisi günümüzde lokal anestezi ile 15 – 20 dakika süren bir ameliyatla yapılabiliyor.
Glokom: Glokom, halk arasında ‘göz tansiyonu’ olarak biliniyor. Dünyada yaklaşık 70 milyon hastada görülen bu hastalık çeşidi, göz içi basıncının, optik sinir başının normal fonksiyonlarını olumsuz etkileyecek kadar yüksek seyretmesi ile gelişen bir hastalık. Erken teşhis konusunda en çok dikkat edilmesi gereken göz hastalığı olan glokom nedeniyle kaybedilen görme yetisi, bir daha kazanılamayabiliyor. Çoğunlukla görme tansiyonu sebebiyle ortaya çıkan bu hastalık, görme sinirinin tahribatına yol açıyor. Göz tansiyonu ise göz içindeki sıvının ve basıncın normalden fazla olmasına neden olup, görme sinirini tahrip ediyor. Glokom nedeniyle zarar gören göz sinirinin iyileşmesi imkansız olsa da doktor gözetiminde yapılan tedavilerle hastalığın ilerlemesi engellenebiliyor.
Göz Kuruluğu: Gözyaşı, gözün kolay hareket etmesini, çevresel faktörlerden dolayı temizlenmesini ve nemlenmesini sağlayan en önemli unsurdur. Yeterli gözyaşının olmaması, gözde batma, yanma, kaşınma ve kızarıklık gibi şikayetlerin oluşmasına neden olur. Yaşlılarda göz problemleri, ilerleyen yaşa bağlı olarak çok daha fazla olduğu için göz yaşı kalitesi de oldukça düşüktür. Doktor gözetiminde kullanılan damla ve ilaçlar ile gözyaşı seviyesi artırılarak ya da cerrahi yöntemlerle gözyaşı kuruluğu tedavi edilebiliyor.
Yaşlanmaya bağlı göz rahatsızlıkları körlüğe yol açabiliyor
Özellikle ilerleyen yaşlarda görülen presbiyopi, katarakt, glokom ve göz kuruluğu rahatsızlıkları kişilerin günlük yaşamlarını fazlasıyla olumsuz etkiliyor. Çeşitli etkenlerle ortaya çıkan göz hastalıklarının, erken teşhis edilmediğinde kalıcı görme problemlerine yol açtığını belirten Op. Dr. Seda Mütevelli, “Normalde fazlasıyla hassas bir organ olan göz, yaşlılıkta çok daha hassaslaşıyor. İlerleyen yaşa bağlı olarak ortaya çıkan göz hastalıkları, başlangıç aşamasında kişiler tarafından anlaşılamadığından, ileriki dönemde fark edilse bile dönülmez bir hal almış oluyor. Yaşlılarda sıklıkla görülen, presbiyopi, katarakt, glokom ve göz kuruluğu gibi rahatsızlıkların sonucu körlüğe kadar gidebiliyor. Bu gibi sonuçlarla karşılaşmamak için hastaların düzenli göz muayenelerini yaptırmaları, erken teşhisle oluşabilecek göz sağlığı tahribatlarının engellenmesi konusunda büyük önem taşıyor.’’ diyor.
Dünyagöz Hastaneler Grubu Hakkında: 1996 yılında hizmet vermeye başlayan Dünyagöz, gözün tüm branşlarında ve en gelişmiş teknolojilerle sunduğu yüzlerce farklı tedavi yöntemiyle göz ve göz çevresi sağlığına dair sorunlara çözüm getiriyor. Ülkemizde branş hastaneciliği ile yeni bir dönem başlatan Dünyagöz Hastaneler Grubu, günde 8.000 poliklinik ve 1.000 ameliyat kapasitesiyle yurt içi ve yurt dışında toplam 25 ayrı noktada ilkeli sağlık hizmeti veriyor.
Dünyagöz; sürekli yenilenen eksiksiz teknolojisi, öğretim üyesi ve uzman doktorlardan oluşan 300 kişilik deneyimli medikal kadrosu, 2500’e yakın personeli ve çağdaş yönetim anlayışıyla kısa sürede dünyanın sayılı merkezleri arasında yerini aldı. Türkiye çapında İstanbul, Ankara, Antalya, İzmit, Adana, Samsun, Tekirdağ, Bursa, Konya, Sakarya ve Gaziantep’te olmak üzere 11 ayrı ilde 20 şube ve yurt dışında Almanya’nın Frankfurt ve Köln, Gürcistan’ın Tiflis, Azerbaycan’ın Bakü ve Hollanda’nın Amsterdam şehirlerinde olmak üzere 5 ayrı noktada hizmet veren Dünyagöz Hastaneler Grubu, Türkiye’nin Avrupa’daki ilk ve en büyük yatırımını Almanya’nın Frankfurt kentinde gerçekleştirdi. Yatırımlarına aynı hızla devam edecek olup 2017’de İzmir’deki yeni merkez ile birlikte daha geniş bir coğrafyaya yayılmayı hedefleyen grup, Türkiye’de sağlık turizminin öncülüğünü üstlenerek dünyanın 107 ayrı yabancı ülkesinden yılda yaklaşık 96 bin hastaya hizmet veriyor.