Aslında alışık değil İzmir bu mevsimde bu kadar serin olmaya... 

Rüzgar bu kadar tatlı esmeye... 

Düşünmeden edemiyor insan  nedenini doğal olarak. Biraz düşündüm de aslında sebebini sanki herkes biliyorda susuyor şimdilik. 

Ama Ben dayanamıyorum artık düşüncelerimi analizlerimi sizinle paylaşmak istiyorum. 
Malum yakında seçim var Tüm Türkiye'nin Büyükşehirleri, İlleri, İlçeleri, Beldeleri, kazaları, Köyleri Mahalleleri kısacası her yeri her insanı seçimlere kilitlenecek.

Herkes seçimleri konuşacak, tartışacak, anlatacak, heyecanlanacak, hüzünlenecek, sevinecek. Kendi Partilerini adaylarını desteklemek için kıyasıya yarışacaklar. Ama akıllarının bir kösesinde, dudaklarının ucunda, çay molasında, miting arasında herkesin dilinde hep o soru ve cevap olacak her seçimde olduğu gibi...

İZMİR'i KİM ALACAK... 

Evet bu soru herkesin aklında olduğu gibi İzmirli seçmenlerinde dilinde olacak.  Hatta şu an da bile dillere düşmeye başladı  yavaş yavaş.

Eş dost muhabbetlerinde yavaştan aday adayları hatta adaylar bile telafuz edilmeye başlandı. Ama bişey fark ettim. Kimse ser verip sır vermiyor, hatta bırakın sırrı renk bile vermiyor.

Kulak misafiri oluyorum belki bir tüyo alırım bişey duyarım da haberini yaparız diye ama nerde bizde o şans. Çok iyi tanıdığım partilerinde çok aktif olan büyüklerimiz bile mevzuyu hemen değiştiriyor. ''Abi ne olur bu  seçimler dersin. Sizin parti adayı kim. Diğer parti adayı hakkında bilgin varmı'' diye soruyorum. 

Ama hemen cevap geliyor.

''Ya kardeşim öteki beriki parti diye birşey yok. Hem önemli olan aday.  Eğer aday sağlam olursa her partiye oy veririm''diyor da çıkıyor işin içinden hemen... 


 Yani anladığım kadarıyla şunu söylemek istiyor. İlimize ilçemize kim daha faydalı olacaksa daha çok hizmet yapacaksa ona oy veririm...

Sizce de öylemi acaba, 

hakikaten en iyi hizmeti yapacak en dürüst, en temiz adayı bulup parti gözetmeden, eş dost akraba hatırını dikkate almadan oy veriyormuyuz. Hiç bir menfaat beklemeden hatır satır işine girmeden hangi partiden olursa olsun işte budur deyip oy atıyormuyuz. 



Hayır, hayır, hayır bin kere hayır!!!   

 Kimimiz menfaat uğrana, çıkar için, şahsi işleri için, kimi iş peşinde kimi ihale, kimi makam peşinde kimi mevki, kimi para peşinde kimimiz de şan şöhret peşinde koşmak bütün bunlara daha çabuk sahip olabilmek için çabalamaktayız. 

 Bu milletvekiline bu Hükümete sen oy verdin bu Belediye Başkanını sen seçtin bak işte..

 gibi sözleri her gün birbirimize söylüyoruz. Şuna inanıyorum seçilenler ne kadar iyi olsa bile mutlaka sevmeyen eleştiren olacaktır. Bu değişmez kanun. Ama bu hakikati değiştirmiyor malesef.

Aslında ne oluyor biliyormusunuz. Gerçekten edindiğim tecrube ile şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bizim seçim falan yaptığımız yok. Seçmen yerine konulduğumuz bile yok. Sadece parti başkanları ve yöneticilerinin kendi menfaatleri doğrultusunda seçtikleri adaylara oy vermek için pazar günü kalkarak sandık başına gidip elimize verilen kağıdı damgalayan ve adımızın yazılı olduğu kağıdı imzalayan kimseleriz. Bu sistem yıllardır böyle gelmiş böyle gidiyor.
Şimdi İzmir'de yaşayan Ekmeğini İzmir'den kazanan bir arkadaşınız, kardeşiniz, dostunuz olarak sizden ricam güzel İzmir'imize faydalı olacak cesur, karakterli, güvenilir, İzmir'i ve İzmir'lileri seven, içinde hizmet aşkı olan bizi ve gelecek nesilleri daha iyi yaşayabileceğimiz bir İzmir'e ulaştırmak için var gücü ile çalışan devletini, Vatanını Milletini seven ve  düşünen insanlara oy verelim.


Bu insanların partilerine, işlerine, paralarına bakmayalım. Kendimizi değil Ülkemizi İzmir'imizi düşünelim. Çağdaş, modern, ileri görüşlü, geçmişini ve geleceğini bilen insanlarla yola çıkalım. 

Bu güne kadar İzmir'e ve Ülkemize hizmet eden herkese sizler adına teşekkür ediyorum. Bundan sonra gelecek olan Belediye başkanlarına, meclis üyelerine, muhtarlara, azalara yeni görevlerinde başarılar diliyorum.

YAŞANABİLİR TÜRKİYE, YAŞANABİLİR İZMİR İÇİN   karar senin...