Evet Hüsnü söyler misin şimdi ne olacak, ne yapacaksın? Sen ki dediğim dedik çaldığım düdük derdin, otuz yıl baş olduğun ülkene baş belasıydın, Müslümanları kandıracak kadar tutarsız, Müslümanlara karşı vefasızdın, hem kibir hem de kin sahibiydin!
Burnunun dibinde bir Filistin vardı; senin dönüp bakmadığın, acılarına ortak olmadığın, İsrail tanklarının paletleri altında minicik bedenleriyle ezilen, İsrail askerlerinin silahlarına karşı sapanla taş atarken ve bunu "Vatan savunuyorum" diye yaparken o yetim çocukların başlarını bile okşamadığın, Refah sınır kapısını ısrarla açmadığın, yanı başında zuhur eden zulme karşı kayıtsız kaldığın.. Sen ki 21. yüzyıl'da susuz, elektriksiz, bir hırkaya, bir acı lokmaya en mühimi de bir dost eline muhtaç Filistin'e gözlerini kapadın, kulaklarını tıkadın, lal oldun; söyler misin şimdi ne yapacaksın Hüsnü?
Hukuk tanımamazlığını, Demokrasiyi amaç değil araç olarak görüşünü, insan haklarını zırvadan ibaret sayışını hele de Müslümanın dokunulmazlığı ilkesine bizatihi indirdiğin balyozdan bahsetmeye ne hacet.. O hüküm tarih tarafından verilmiştir!
Sözüm ona hamiliğini yaptığın bölgede emperyalist güçler senin korkak, basiretsiz ve "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığından ötürü rahatlıkla at koşturdu. İsrail'in bölgede alan boşaltarak tehditkar ifadeler savurmasını ve ABD'nin Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme çalışmalarını sen sürekli hariçten seyrettin. Bunun içindir ki, bugün "Arap Baharı" olarak adlandırılan ve seninde sonunu getiren eylem planının adım adım nihayete ulaşmasının ve Ortadoğu'da kan, gözyaşı, belirsizlik ile beraberinde gelen istikrarsızlığın rahatlıkla diyebiliriz ki müsebbibi sensin!
Son otuz yılda Mısır'ın geldiği nokta belli, emperyalistlerin Ortadoğu'da geldiği nokta belli. Öyle ki alaşağı edildiğin günde Tahrir meydanında sevinç gösterileri vardı. Tarih tekerrür mü etti ne? Sen harcadın, onlarda seni harcadı Hüsnü, öyle değil mi?
Hüsnü söyler misin zulüm ne zaman payidar olmuş? İyi biliyorsun ki zalimliğin sonu hüsrandır, kahroluştur! O topraklarda sen yalnızca Firavunların mı yaşadığını, hüküm sürebileceğini düşündün de, yapmadığın zalimlik kalmadı? Yoksa sana İngilizler göstermedi mi Firavun'un son ibretlik halini?
Şimdi eyvahlar içindesin Hüsnü! Sakın sana kimsenin dönüp bakmasını, vefa göstermesini, gözyaşları içinde bir elveda demesini bekleme! Fildişi kulelerinde haramzade bir yaşam sürerken unuttuğun hassasiyet sahibi Müslümanlardan ufacık ta olsa bir ihtimal dahi bekleme! Zira sen bunu hak etmiyorsun!
İzzet içinde ömür tüketenler ancak lezzetli ölümü tadabilirler. Kim bilir, belki adet yerini bulsun diye ardından pare pare mermi sesi duyulacak ama Tekbir sesleri zor duyulacak Hüsnü!
Temennimiz Mısır'ın istikrara kavuşması, bölgede güçlenmesidir. Bunun içinde her ne kadar sabıkalı olsalar da İhvan-i Müslimin'lerin ya da Mısır'ın selametini düşünen başka oluşumların yeniden"kardeşlik ve refah" vurgusunu ön planda tutarak Mısır'ın geleceğine zemin hazırlamaları elzemdir. Aksi taktirde dün İngilizlerin, bugün Amerika ve İsrail'in oyunlarına aldanır, tuzaklarına düşerlerse işte o vakit Mısır'ın önündeki elli yılı kaos ve şiddetle geçecek demektir. Bu durum ise yanı başında yanan bir evin yangınının sana da muhakkak sıçraması ile izah edilebilir ki, Ortadoğugibi son derece hassas ve sıkıntılı bir bölge ise karşılaşılan ahvali fazla taşıyamaz..
Şimdi sana sevabınca rahmet olsun Hüsnü!