Programı izlemeye dünyanın çeşitli ülkelerinden müslümanlar da geldi. Yoğun katılımın olduğu salonun duvarlarına, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Kutlu Doğum Haftası’na özel hazırlanan, "Kadını Onurlandırdı", "Çocuğu onurlandırdı", "Yaşlığı onurlandırdı", "İnsan onuru dokunulmazdır" yazılı afişler asıldı.
"BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ DAİM EYLE ALLAHIM"
Programda İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Hafız İshak Danış Kur’an-ı Kerim tilaveti sundu. Ardından Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 35 ülkeden getirilen ve çeşitli üniversitelerde öğrenim gören 40 öğrenciden oluşan "Kardeşlik Korosu" çeşitli ilahiler okudu. İlahilerin ardından ’Birlik ve beraberliğimizi daim eyle Allah’ım" şeklinde dua edildi.
MUHSİN KIZILKAYA’DAN KUTLU DOĞUM’A ÖZEL KÜRTÇE MESAJ
Ünlülerle yapılan röportajlardan oluşan ve ünlülerin Kutlu Doğum’a özel yorumlar yaptığı kısa film katılımcıların büyük beğenisini kazandı. Kısa filmde, Akil İnsanlar Komisyonu üyesi gazeteci Muhsin Kızılkaya Kürtçe seslenirken, Orhan Gencebay ise sanatını konuşturdu. Ardından Kocatepe Camisi İmam-Hatibi İsmail Coşar, Diyanet İşleri Başkanlığı Tasavvuf Musikisi Korosu eşliğinde kaside okudu.
BOZDAĞ: "İNSAN YERYÜZÜNDE ALLAH’IN HALİFESİDİR"
Programda konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Diyanet İşleri Başkanlığımız her sene olduğu gibi bu senede dini, sosyal ve kültürel içerikli çok önemli bir konuyu Kutlu Doğum Haftası’nda gündemimize getirdi; ’Hz. Peygamber ve İnsan Onuru.’ Böylesine önemli bir konuyu belirleyen, dikkatlerimizi yeniden insana çeviren, günümüzde insana bakış konusunda temel sorunları, eksiklikleri gündemimize taşıyan başta Diyanet İşleri Başkanımız olmakla birlikte emeği geçen bütün kardeşlerime gönülden teşekkür ediyorum" dedi.
"İnsan yer yüzünde Allah’ın halifesidir" diye konuşan Bozdağ, "Allah’ın ruhundan ruh üflediği, en güzel şekilde yarattığı eşrefi mahlukattır, bütün yaratılanlar içinden en şerefli olandır, en aziz olandır. O yüzden insana ait ne varsa azizdir, şereflidir. İnsanın rengi onun şerefidir, insanın dili onu azizdir, onun şerefidir, insanın insan yapan onların hepsi azizdir, şereflidir, hepsi izzetlidir. Biz onu böyle bilir, böyle inanır, böyle anlarız. Onun için insanın onurunu yükseltmek, insana değer vermek, insan haklarını korumak ve yaşatmak noktasında hepimizin sadece Batı’da ortaya çıkan değerlere söylemlere değil, bizzat Kur’an’a ve onun hayatıyla müfessiri olan Hz. Muhammed Mustafa S.A.V Efendimize ve hayatına bakma zorunluluğumuz vardır" ifadelerini kullandı.
Bir insanın diğer bir insana hiçbir üstünlüğü olmadığını vurgulayan Bozdağ, "Bütün insanlar Allah nazarında da, resulü nazarında da birbirine eşittir" dedi.
GÖRMEZ: "BİR TEK İNSANIN ONURU, BÜTÜN İNSANLIĞIN ONURUNA EŞ DEĞERDİR"
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Bu sene insanlığın gittikçe zaaf gösterdiği bir konuya dikkat çekmek istedik ’Peygamberimiz ve insan onuru’ dedik. Çünkü insanoğlu zaman zaman kendisini unutuyor" dedi.
İnsana kendisini zaman zaman hatırlatmak gerektiğini belirten Görmez, şöyle devam etti: "Niçin insan onuru? Çünkü, son 2 asırda insanlık önemli keşiflerde bulundu. Bilimde, teknolojide, iletişimde, maddi alanlarda çok önemli ilerlemeler kaydetti ancak aynı ilerlemeyi insanın onurunu korumada, insanın onurunu yüceltmede göstermedi. Neden insan onuru? Çünkü insan onurunu kıran, insan onurunu rencide eden, insan onurunu ayaklar altına alan küresel sorunlar baş göstermeye başladı. Şiddet, terör, ötekileştirme, ırkçılık, ayrımcılık, nefret suçları çoğalmaya başladı. Neden insan onuru? Öncelikle bir özeleştiri yapmaya ihtiyacımız var. Bizi onurlandıran, bize onur kazandıran Sevgili Peygamberimizin mensuplarının olduğu İslam dünyasında, İslam Coğrafyası’nda insanın onuru rencide edilmeye, kırılmaya, ayaklar altına alınmaya devam ediliyor. Hepimiz kendi kendimizi sorgulamak zorundayız; ’bizim dindarlığımız neden onurumuzu yüceltmiyor, bizim müslümanlığımız neden kardeşlerimizin onuruna saygı göstermeyi beraberinde getirmiyor. Suriye’de, Irak’ta Myanmar’da, dünyanın muhtelif yerlerinden neden, insan onuru neden rencide olmaya, neden insan onuru ayaklar altına alınmaya devam ediliyor. Bunu sorgulamak için bu özeleştiriyi insan onuru gerekir. Biz öyle bir kitabın minberiyiz ki, o kitap ayet ayet, sure sure onur bir kitabıdır, adı kerim kitaptır. İnsanın, müminlerini onuru yücelten kitap demektir. O kerim kitaba göre, insan ahseni takvim üzerine yaratılmıştır, insan eşref-i mahlukattır."
"Bir tek insanın onuru, bütün insanlığın onuruna eş değerdir" diye konuşan Görmez, sözlerini "Bir tek insanın onurunu kırmak ve rencide etmek, bütün insanlığını onurunu kırmak ve rencide etmekle eşdeğer tutulmuştur" diyerek tamamladı.
KILIÇDAROĞLU: "O, DEVLET MALINI ÇALANLARIN CENAZE NAMAZINI KILDIRMADI"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hazreti Muhammed Mustafa’nın (S.A.V) yeryüzünü şereflendirişinin 1442’nci yıldönümü kutlayarak, "Bu vesileyle bu ülkeyi büyük zorluklarla kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimiz ve gazilerimiz de rahmetle anıyorum" dedi."Sevgili Peygamberimiz bir yetimdi, öksüzdü, halktan birisi gibiydi" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kendi işini kendi yapardı, kibirlenmezdi, büyüklenmezdi, mütevaziydi. Daha gençlik yıllarında, insanlık onuru mücadelesi vermeye başladı. Mekke’de zulüm görenlerin haksızlığa uğrayanların, güçsüz ve çaresizlerin haklarını korumak amacıyla ’Erdemliler Anlaşması’yla kurulan cemiyette yer aldı. Huzurunda heyecanlanan bir delikanlıya şöyle dedi: Arkadaş, rahat ol, ben kral değilim. Kureyş’ten ekmek yiyen bir kadının oğluyum.’ Bu kadar rahat ve alçak gönüllü biriydi. Sevgili Peygamberimiz, kimseye yük olmazdı, aza kanaat ederdi, asla tamah etmezdi. Ona göre gerçek zenginlik malın çokluğu değil gönül tokluğuydu. Devlet malını çalanların cenaze namazını kıldırmadı. Ganimetten bir hırka yürütenin savaşta ölse dahi şehit olamayacağını bildirdi. Çünkü o kul hakkı yemenin vebalinin ne olduğunu çok iyi biliyordu. Hz. Muhammed, tevhid dininin peygamberi olarak, şirkin açığına da gizlisine de geçit vermedi. Allah ile kul arasına girilemeyeceğini, inancın kalpte olduğunu, kalplerde olacağını da ancak Allah’ın bileceğini buyurmuştur. Allah ile kul arasına girilemeyeceği O, her seferinde dile getirmiştir. Kadınları dövenlerin güzel ahlaklı olamayacağını açıklamıştır. En sevdiği kişilerin, en ahlaklı insanlar olduğunu belirtmiştir, insanları bir tarağın dişleri gibi eşit olduğunu, kimsenin kimseden üstün olamayacağını bütün kainata duyurmuştur. Hz. Muhammed haksızlık karşısında susmayı, dilsiz şeytanlık olarak görmüş ve açıklamıştır. Adaleti hep yüceltmiştir. Adaletli bir toplumun yaşayabileceğini görmüştür, adaletli bir toplumda insan onurunun korunabileceğine inanmıştır. ’Sizden öncekiler adaletsiz oldukları için helak oldular, sıradan insanlara cezayı uygulayıp ileri gelenlere uygulamazlardı’ diyerek, adaletsizliğin bir toplumu nasıl yok ettiğini açıklamıştır. İnsan haklarıyla ilgili dünya tarihinde önemli bir yer tutan ’Veda Hutbesi’nde, insanların kanlarının, mallarının, hırslarının yani onurlarının, şeref ve haysiyetlerinin güvence altında olduğunu vurgulamıştır. İnsan onuruna o kadar önem vermiştir ki, karşılığında dünyayı verseler, bir insanın hoşlanmayacağı bir şeyle incinmesinin doğru olmayacağını ifade etmiştir. Hz. Muhammed, insan haklarında ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşıydı. Bir gün bir cenaze geçerken ayağa kalkmıştı. Cenazenin gayri müslim olduğunu söylediler. Bunun üzerine, ’insan değil mi’ diyerek yanındakileri uyarmıştır. Çünkü insan, Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır. Hz. Muhammed, Selmanı Farisi’nin özgürlüğüne kavuşabilmesi için de 300 fidan dikilmesine yardım etmiştir. Çünkü O, özgürlüğün timsalidir. Bedir Savaşı’nda öldürülen Mekkeli müşriklerin cesetlerini ortada bırakmamıştır. Onların defnine katılarak, düşman da olsa insan onurunun korunmasına özen göstermiştir"
Editör: TE Bilişim