Mübarek Ramazanı şerif ayına girdik Elhamdulillah.  Rabbim hakkıyla istifade etmek nasip etsin. Ama unutmamak gerekir ki Ramazanı şerif oruç ayı olduğu kadar zekat ayıdır da. Yani islamın beş şartından biri olan oruç ramazan ayında farz kılınmıştır. Bunu hepimiz biliriz. Lakin zekatın da bu mübarek ay içinde yerine getirilmesi farz kılınmıştır. Bir kısım Müslüman kardeşlerimiz dünyanın her köşesinde zulum,işkence, baskı,cinayet, mermi altında inlerken bir kısım müslüman kardeşlerimizde yine dünyanın dört bir yanında Allahın kelamını Resulullahın sünnetini yaymak için çabalamaktadır. Bize düşen bütün müslüman kardeşlerimize bu mübarek ayda zekatımızla fitremizle öşürle sadaka ile yardım etmektir. Evet Dünyanın her yerinde müslümanlara işkence ve eziyet edilirken bizler burada hep aynı senaryoları kullanmaktayız malesef. ''Araplar mı onlar bize hainlik ettiler cezalarını çeksinler onlara haktır bu zulum. Doğu Türkistan mı çok uzak bize zaten onlar müslümanlığı unutmuştur. Filistinliler mi bizene kardeşim topraklarını satmasalardı. Afrikalılar mı çalışıp kazansalardı yan gelip yatmasalardı. Kendilerini sömürge yapmasalardı. Böyle müslümanlık mı olur. Bak bize her şeyimiz yerinde sıkıntımız yok. Herkes ettiğini bulur'' gibi gerçeğe sığmayan bir sürü yalan ve boş konuşmalarla iftira atıyor, kardeşlerimize sahip çıkmıyouz. Zulum altında yok olup gitmelerine seyirci kalıyoruz. Çevremizde bile düzgün insanlara olmadık iftiralar atıyor,bizimle aynı derecede müslümanlığı yaşamıyorsa ya sapık, ya tarikatçı, yada birilerinin yalakası olarak adlediyor,onlarada damgamızı vuruyoruz. 

Bir kardeşimiz, bir hoca arkadaşımız bir dini bütün insan biraz öne atılsa Allah için çalışıp çabalasa hemen ''kendisi için yapıyor,makam mevki bekliyor,bak parayı kazandı köşeyi döndü'' gibi laflarla onların saygınlık ve isteklerini kırıyoruz. Oysa gayri müslimler öylemi sorarım size. 34 yaşıma geldim az çok dünya hakkında bilgim vardım. Yaşadığım süre içerisinde bir tane hiristiyan,yahudi,musevi,budist,ateist vs toplumuna zulum ve işkence yapıldığını görmedim. Çocuklarının diri diri gömüldüğünü kadınlarına tecavüz edildiğini, üzerlerine bomba yağdırıldığını ve diğerlerinin buna seyirci kaldığını görmedim. Bir tane bile yahudi askeri öldürülse hemen dünya ayağa kalktı. Bunların örnekleri çoğaltılabilir. Ama benim mehmetçiğime, benim müslüman kardeşime sıra geldiğinde yapmıştır birşey. bizi ilgilendirmez. Biz kendi derdimize bakalım demekteyiz. Bırakalım bunları, müslüman kardeşimiz neredeyse sahip çıkalım. Evimizde, yan binada, başka mahallede, başka ülkede, başka cemaatte bile olsa yermeden kırmadan sahip çıkalım yardım edelim destek olalım. Ancak o zaman birlik ve beraberlik olur. Ancak o zaman yaptığın ibadetten,hayır ve hasenattan zevk alırsın MÜSLÜMAN!

Şimdi soruyorsunuz kendinize  nasıl bu hale geldik  diye merak etmeyin. Eskidende bizim gibiler varmış. Buradaki menkibeyi okuyunca eminim kendinizden birşeyler bulacaksınız.

                                                              BU ÇEŞMEDEN MÜSLÜMANA SU İÇMEK HARAM..''

Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

“Her kula helâl, Müslüman’a haram!..”

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş.Kadı “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!. Olacak iş midir, bu ne densizlik, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam:

- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…”dedikçe kadı kızmış:

- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir!” bire deyyuz demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş. Adam:

- “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış. Mevzunun aslını öğrenmek istemis.

- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın,hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?..” Adam, başı önünde konuşur:

- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”

- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”

- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”

- “Eeee?!..”-

“Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:

- “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler

- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan:

- “Bitti mi?..” demiş adama.

- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.

- “Şimdi nedir isteğin?..”

- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler… Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor,Hocamızı götüremezsiniz, O saygın bir hocadır, müslümandır siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta tutuklanan koca âlim için:

- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”

- “Kim bilir ne suç etti de tevkif edildi!..”

- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”

- “Sorma, sorma…”

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- “Eee, ne olacak şimdi?.. Adam:

- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:

- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..”

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- “Bunlara değil su Hava bile haram, hava bile!..” demiş..'


Ramazan ayında dünyanın her yerinde zulum ve işkence gören kardeşlerimize sahip çıkalım. Ayrıca Allahın kelamını okuyan ve okutan kardeşlerimize yardım edelim. Rabbim yardımlarınızı kabul etsin.